Robert Plant, Led Zeppelin'in en ikonik vokalistlerinden biri olarak, müzik kariyerinde önemli bir dönüşüm geçirdi. 1960'ların sonunda London'da rock vokalistleri arasında öne çıkan Plant, başlangıçta yüksek enerjili ve duygusal vokalleriyle tanındı. İlk albümdeki performansları, hayranlar tarafından hayranlıkla izlenirken, Plant kendisi bu dönemdeki vokallerini fazla abartılı buluyor ve eleştiriyor. 3. albümle birlikte, daha yumuşak ve akustik temalara yönelerek vokal tarzını geliştirdi. Bu albümde, şarkılarda daha az bağırıp, daha anlamlı ve sakin vokaller kullanmaya başladı. Plant, özellikle 'Gallows Pole' şarkısında bu değişimi yansıttı ve vokal tekniklerini geliştirdi. Ayrıca, ilk albümdeki enerjik ve tutkulu performanslarının, gençlik çaresizliği ve müzik tutkusundan kaynaklandığını belirtti. Kendisi, gençlikteki bu yoğun ve bazen abartılı vokallerinin, müzik kariyerinin sonlarına doğru kendisi tarafından eleştirildiğini ve daha kontrollü bir vokal anlayışını benimsediğini ifade etti. Plant'in müzikteki bu gelişimi, rock ve folk müzik arasındaki sınırları aşan ve duygusal yoğunluğu yüksek performanslar ile kendini gösterdi. Ayrıca, modern performans videolarında, Plant'in Led Zeppelin klasiklerinden beş şarkıyı canlı olarak sergilediği görülüyor. Bu performanslar, onun müzikteki ustalığını ve sahne hakimiyetini gözler önüne seriyor.